Sultanahmet Kızlarağası Medresesi’nde düzenlenen etkinliğe, Alim Kahraman’ın sevenleri, dostları, öğrencileri ve edebiyatseverler katıldı.
MAHMUT BIYIKLI: VEFA GÖSTEREN TÜM DOSTLARIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Etkinliğin açılışında konuşan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Kahraman’ın 1985’te henüz 25 yaşındayken TYB Ödülü’nü aldığına dikkati çekerek, “Yazarlıktaki 50. yılında kendileriyle bir arada olmaktan ve bu programı düzenlemekten dolayı gayet bahtiyarız. Allah ömrüne bereket versin. Vefa gösteren tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi.
Gazeteci ve yazar Beşir Ayvazoğlu, “Bir Edebiyatçı Portresi” başlıklı konuşmasında, edebiyatın bir sanat alanı olarak muhit meselesi olduğuna işaret ederek, Kahraman’ın bilgiyi paylaşmayı çok seven biri olduğunu söyledi.
Ayvazoğlu, Alim Kahraman’la yıllar önce tanıştıklarını ve güzel bir dostlukları olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Alim olmak, bildiklerini başkalarıyla paylaşmak demektir. Belki de bu yüzden Alim elinde ne varsa ihtiyacı olanla paylaşır. Onun yazarlık yönü de çok çeşitlidir. İslam Ansiklopedisi’ne 52 madde yazmış bir adam. Özellikle edebiyat alanında çalışan akademisyenler edebiyat yapmazlar. Çoğu, edebiyatçılar ve edebi eserlerle ilgilenir. Alim’in bu alanda iki yönü de var. Hem edebiyatçıdır hem de edebiyat araştırmacısı… Bu yönüyle Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibidir. Meselelere objektif bakmayı bilen, bakışını içinde yaşadığı çağın rasyonelliğiyle ilişkilendirebilen bir yazardır. 50 yıldır yaptıklarıyla bir yazı emekçisi olarak adını kazımıştır.”
TANIŞIKLIĞIMIZ MEKTUPLAŞMAYLA BAŞLADI
Yazar Ali Haydar Haksal ise “Bir Yol Arkadaşı Olarak Alim Kahraman” başlıklı konuşmasında, Kahraman’la hayat hikayelerinin çok fazla ortak noktası bulunduğunu ifade etti.
Haksal, Alim Kahraman’ın ağabeyi ile fakülteden arkadaş olduklarını, onun vesilesiyle tanıştıklarını kaydederek, “Mehmet Kahraman bir gün bana Alim Bey’den bahsetti. Alim Bey’in edebiyata olan ilgisinden bahsetti. Bunu duyunca kendisine mektup yazdım. Mektuplaşmaya başladık. İlk tanışmamız böyle başladı.” diye konuştu.
Alim Kahraman’la 1980’li yıllarda Mavera ve Yedi İklim dergilerinin edebiyat ortamında bir arada olduklarının altını çizen Haksal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alim Bey, Mavera dergisinde yazmaya başladı. Aynı mahallelerde oturduk. Annelerimizin aynı kaderi yaşadığı için birbirleriyle diyalogları çok iyiydi. Eşlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız arkadaş oldular. Beraberliğimizin bana kattığı çok şey var. Alim Bey’le bizim birlikteliğimizin benim hayatıma çok faydaları oldu. Şimdi de aynı binada oturuyoruz. Birbirimizi bırakmadık.”
Etkinlikte ayrıca, Funda Özsoy, Nurseli Gamze Korkmaz ve Erhan Genç de Alim Kahraman’ın edebi kişiliğini ele alan çeşitli başlıklarda konuşmalar yaptı.
YAZI, HEP HAYATIMIN MERKEZİNDE YER ALDI
Etkinliğin sonunda konuşan Alim Kahraman, entelektüel dikkatlerini kendi çalışmalarına yöneltme inceliğini göstermelerinden ötürü konuşmacılara teşekkür etti.
Kahraman, programdaki konuşmaların kendisi için çok besleyici olduğuna vurgu yaparak, “Doğrusu bugün hakkımda başka türlü öğrenemeyeceğim birçok şey öğrendim. Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesine bunun için teşekkür ediyorum. Yazı, hep hayatımın merkezinde yer aldı. Hayatımı ve evimi ona göre düzenledim. Bu sebeple bir kütüphane evde yaşadık ailecek. Bu durumu kabullenen ve baş tacı eden değerli eşime ayrıca teşekkür ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Program, katılımcıların toplu fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.